Elası var. Karası ve gök’ü, çakırı, zeytini, mavisi ve de yeşili var.
“Gözler kalbin aynasıdır” diyor bir şarkımız.
Bir başka deyişle kalbi güzel olanın gözü de gönlü de güzel olur yani.
Bir başka şarkı:” Gözlerin bir içim su./İçim yandı doğrusu.
Öpeyim gözlerinden/Kalmaz gönül korkusu”
Derken, bir başkası da “O güzel gözlerle bakmasını bil.
Sade kendin yakma yanmasını bil!” diye salık veriyor.
Bir zamanlar Çetin Altan ise ”ŞEYTANIN “GÖR!” DEDİĞİ’ köşesindeki makaleleriyle eleştirilerini gazete sütunlarına taşıyordu.
Peki, biz yazılarımızı hangi gözle bakarak yazıyoruz?
Bizim şeytanla cinle ne işimiz ne de öyle bakacak gözümüz yok.
Kısacası alıcı gözle bakmaktayız her şeye.
Onun için gözlerimiz çirkinlikleri de güzellikleri de ayırt ederek görüyor evvel Allah.
Bazı yazılarımızdaki getirdiğimiz eleştiriler, kimilerinin hoşuna gitmeyip onlara Çetin Altan vari gelebilir.
Amacımız çirkinliklerin ortadan kalkması, güzelliklerin de ortaya çıkmasıdır.
İlle de “aferin, bak nasıl da övmüş bizi” dedirtmek için kalem sallamadığımızı da bilmenizi isterim.
Hani derler ya ”hakem gördüğüne düdük çalar “diye.
Bizimkisi de öyle yani.
Şu parti, bu görüş şu izm bizi ilgilendirmiyor.
Bizimkisi memleket meselesi…
Güzel hizmetleri kim yaparsa yapsın alkış ve teşekkürlerimizi eksik etmiyoruz.
Bir yerde hoşa gitmeyen bir çirkinlik varsa da müsaade edin de onu da gözler önüne serelim.
Hem kim istemez ki, çevresi güzel olsun, kim istemez memleket hizmete doysun.
Nankör değiliz. Elbette bu memlekette güzel işler de yapılıyor.
Biz bunları şimdiye kadar görmemezlikte gelmedik ki.
Çünkü güzelliklere güzel bakmak gerektiğini şiar edindik.
Eksik kalan hizmetler ve gözümüze çarpan çirkinliklerin hayırlı hizmetlerle giderilmesi için ısrar ediyor ve sonuna kadar da takibini yapıyoruz.
Bu bizim için asla ve kat’a Çetin Altan’ın ‘şeytanın gör dediği’ gibi gözle bakmak değil.
Gözlerimiz güzellikler, bu memlekete yapılacak hizmetler görmek istiyor.
Hiç kimseye ne muhalif ve ne de onun şakşakçısı olmadığımızı herkesin bilmesini isterim.
Bizce marifet iltifata, kabahat da eleştiriye tabidir.
Memleket hizmetine kendimiz adadık, son nefesimize kadar da inşallah öyle kalacağız.
Anlayacağınız eleştirilerimiz de alkışlarımız da ne yalakalık ve ne de bağnazlık değildir.
Fanatizm ve yağcılık bize göre değil bu böyle biline…
Zira bugüne kadar, hiç kimse ya da kurumla alıp veremediğimiz olmadı.
Şair,”Benim hep elemlerim, hey hat nevaibi eyyamı inilerim”* demiş ya,
Ben de ”Müşterektir dertlerimiz./Arşa çıkar hep nağmemiz./
Şu milletin dertlerine/Ağlar, ud, ney, kemanemiz” diyerek ‘SAZ MECLİSİ’ başlıklı şiirimle aynen onu demek istiyorum.
*( bütün derdim her yeni günde ah çekmektir)