Eski mi eski…
Sallanmış ama yıkılmamış depremde.
Duvarlar yarık, sıvalar dökük…
Kolonları yamuk, kirişleri ömrünün sonunda…
Yıkıldı yıkılacak…
“Bir şey olmaz!” diyor birileri…
Ayak diriyor orada yaşamaya.
O da biliyor ki bir dahaki depremde yerle bir olacak.
Tevekkel taal Allah! İnşallah, maşallah!
Peki ne yapmalı?
Güçlendirelim efendim!
Yahu bunun neresini güçlendireceksin ki?
Baksan bir balyozluk ömür kalmış.
“Olmaz!” diye inat ediyor yine birileri.
Bir şeycik olmaz. Güçlendirelim.
Ne yaparsan yap bir kere eskiden yeni olmaz!
Yahu bak şurada yeni bir yerleşim yeri yapıldı. Oraya taşınalım.
Daha sağlam, daha güvenli…
“Olmaz! İlla da güçlendirelim”
Yan komşuları da “olmaz!” diye ayak diriyor.
İşte Türkiye’deki eski parlamenter sistemin hali de tıpkısının aynısıydı.
Muhalefet koro halinde ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ diye inat ediyor.
Yahu neyini ve de neresini güçlendireceksin sen şu parlamentonun?
Zaten eski ve de kırık dökük.
Hor kullanılmış çok yıpranmış. Günümüz şartlarına dayanacak hali kalmamış.
Cumhurbaşkanı seçiminde 367 garabeti…
Güvenoyu krizleri…
Pamuk ipliğiyle bağlı güçsüz hükümetler.
Güven oyu alıp alamama endişesi…
Hükümet düştü düşecek korkusu…
Otel odalarında milletvekili transfer pazarlıkları...
Koalisyon atraksiyonları.
Ve de kısa ömürlü koalisyonlar…
Haftalarca kurulamayan hükümetler…
Anayasa kitapçığı fırlatılması…
Her türlüsünden krizler…
Partilerin bakanlık paylaşımlarında çıkarılan hır gür...
Karar almada yaşanan gecikmeler, didişmeler ve dahi neler neler…
İşte bütün bunlar eski parlamenter sistemi aşındıran gerçekler.
Oysa zaman değişti. Şimdi artık bunlar yok.
Hepsi de eskiler de kaldı.
Gündem yoğun, gündem acil…
Erken karar almak, anında müdahale şart şu an için.
Bakın büyük devletler artık böyle hareket ediyor.
Çoğunun bir başkanı ve onun atadığı bakanları yani hükümeti var.
Böylece işler gecikmeden ve aksamadan yürütülüyor.
Sizler de anlayın ve de kabullenin artık Türkiye de büyük bir devlet!
Büyük devlet olmanın gereği ne ise o yapılıyor.
Hem eskiye rağbet olsaydı bit pazarına nur yağardı değil mi ya?
Hadi inadı bırakın da yeni ortama sizler de ayak uydurun.
Yoksa kendi enkazınızın altında kalırsınız haberiniz olsun!