İşçi bağırıyor. YETMİYOR!
Çiftçi bağırıyor. Yetmiyor!
Emeklinin sesi daha da yanık… Yetmiyoooor!
Patronun derdi de aynı….
Patronun oğlu kızı da babasından dertli… Baba harçlık yetmiyor!
Memura verilen zamlar çoktaaan cebellezi olmuş birilerinin cebindeki yerini almış.
Kiracı artan kiranın sancısını çekiyor.
Mülk sahibi ise zamlardan kaynaklanan açığını kapatmanın peşinde…
Aylık bin liraysa bin beş yüz istiyor.
İşveren ise kârım azalacak diye tasalanıyor.
Devletse verdiği üç otuz parayı nasıl geri alırım diye mükellefin boynuna biniyor.
Çaresi var diyor üst akıllı bir cin.
Üfle diyor zam zurnasını nefesin yetene kadar.
Sonra da uzat elini yanındakinin cebine çek çekebildiğin kadar.
Memur üç kuruş almış ya…
Çiftçi ürününe zam yapmış ya…
İşçi emeğini istemiş ya…
Patron efendi de boşalacak cebinin derdine düşmüş ya…
Hadi baba zam üstüne zam…
Ondan sonra da her şey pahalı ve her şey zamlı…
Hasılı kimse kimsenin gözünün yaşlına bakmıyor.
Gemisini kurtaran kaptan misali herkes kendini kurtarma peşinde.
Bu arada altta kalanın canı çıkmış kimin umurunda!
Pazara gidiyorsun pahalı… Ayırdığın para bir anda uçuvermiş.
100 lira yetmiyor Bir elli ya da bir 100 daha takviye…
Geçen hafta 2 TL’ye aldığın domates olmuş 4-5 lira…
Oğlan-kızın harçlığı da bu arada yetmiyor.
Hadi bir takviye de onlara…
Bir de bakmışsın ki cep delik cepken delik. Kevgire dönmüşüz be kardeşlik!
Öyle bir acıtıyor ki yokluk.
Öyle bir dert ki geçim…
Tuzu kuru olanı, şikâyet etmeyeni yok.
Ondan sonra da hep bir ağızdan” YETMİYOOOORRR!” diye feryat figan eyliyoruz.
ZAM İSTERİİİİZ!
NEREDE BU DEVLET!
AÇIIIIZZZZ!
Yahu bırakalım şu ağlamayı ve açıııız yetmiyor teranelerini.
Üç kuruş zam alsak elin adamı bizden onları geri almanın yollarını çoktan bulup cebimizden beş kuruş götürüyor.
Zam falan istemiyoruz.
Verdiğiniz üç kuruşluk sadaka da sizin olsun.
Siz zamları durdurun başka ihsan istemiyoruz.