
Sizin ne diyeceğinizi bilmiyorum ama; bunlara ne denileceğini ben çok iyi biliyorum!
Bu ülkenin gerçek evlatlarının yapacağı tek şey var: Böyle dar ve zor günlerde bir olmak, beraber olmaktır. Ayrı tellerden çalmak, akortsuz ses çıkarmak hiç birimizin yararına değildir, olamaz da!
İnsanların yaralarını kaşımak, dini ve milli duygularıyla oynamak kimsenin haddi değildir. Toplumu ayrıştırmanın kime ne yararı olabilir.
Sosyal medyada, dilden dile dolaşan birçok saçma fikirden birini size sunmak istiyorum. Bakın "kış güneşi" rumuzlu bir şahıs ne yazmış!
("CORONA ŞUNU GÖSTERDİ Kİ; YÜZ ELLİ BİN İMAM, BİR DOKTOR ETMEZMİŞ.")
Sevgili kardeşlerim; ortak değerleri olan bir ülkede, rastgele konuşmak doğru değildir. Ulu orta konuşmak hiçbir kimseye yarar sağlamaz. Hatta yarardan çok zararlar doğurur, toplumu ayrıştırır. Sen, ben çıkar ortaya... Oysa ki zaman; biz olma zamanıdır!
Bu ülkenin ortak değerleri hepimizindir.
Bir cami bizim için ne kadar değerliyse, bir cemevi de o kadar değerli olmalıdır. Hepimiz birlikte camiye de, cemevine de, hocaya, imama, dedeye değer verip, saygı duymalıyız. Ne senin benim değerlerime, ne de benim senin değerlerine, hakaret etme hakkımız vardır.
Hani halk arasında söylenegelen deyimler vardır. Derler ya: "Bir hatır, iki hatır, üçüncüsünde vur yere yatır." Benim değerlerime üst üste saldırırsan, ben artık bir yerde sana dur demek zorunda kalırım ve 'yeter artık' derim.
Bu ülkede, yüz binlerce farklı meslek grubundan insanlar vardır. Örneğin:
Bir milyon kadar öğretmen, beş yüz bin kadar mühendis, yüz elli bine yakın üniversite hocası, öğretim üyesi var. On binlerce gazeteci var. On binlerce tiyatrocu, sinema oyuncusu var.
On binlerce ressam, heykeltıraş, müzisyen var. Komedyen, dansçı var.
Bunların tümünü sırasıyla, doktorlarla karşılaştırmamız mı gerekiyor?
Durup dururken neden cami ile okulu, imam ile doktoru çarpıştırıyorsunuz kardeşim?
Üstelik bu karşılaştırmayı felli küllü zevat da yapıyor.
'Muasır medeniyet' seviyesine layık görülen ülkelerde hiç kimse, papazla öğretmeni karşılaştırmıyor. Ülkemizde neredeyse işyerlerinin tümü ya kapatılmış ya da insanlar kendiliğinden işlerine gidemez duruma gelmişler. Günlük kazançla ailesini geçindiren insanlar, bu musibet karşısında boyunlarını büküp, devletiyle bir ve birlik olma yolunu tercih etmişlerdir.
Yıkılanı kaldırmak, düşeni tutmak ve acıyı paylaşmak zorundayız.
Lütfen artık kendimize gelelim.
Allah'a emanet olun.