
Yahu arkadaşlar, dünyada su kaldı mı, kalmadı mı siz önce ona bakın.
Yağdığı yeri sel götürüyor. Doluları ceviz büyüklüğünde… Amma velakin bölgemiz de nerdeyse iki aydır tık yok.
Adı başında “EKİM…” Ekeceğiz ve yağmurla sulanacak bunlar.
Nerdeee!!! Ne havada bulut, ne de yağmur var.
Kuraklık gelmiş çatmış. Ekimin ortasını geçip neredeyse kışa merdiven dayayacağız ama yağmur yönünden tık yok. Böyle giderse işimiz zor!
2007’de yine böyle olmuş ve ‘SUYA AĞIT’ diye bir şiir yazmıştım.
Maalesef, o gün ne ise bugün de aynı
*
Dere kuru, göl kuru ormanlar cayır cayır!
İmdat Allah’ım imdat! Hayır Allah’ım hayır!
Damlasına muhtacız, Yarab bizleri kayır.
Küresel ısınmaymış, diyorlar bunun adı.
*
Bu nasıl bir ısınma, yaktı kavurdu bizi.
Ovalar hep kurudu, çölleşti dizi dizi.
Yeşili görmez oldum, bilemiyorum sizi.
Küresel ısınmaymış, diyorlar bunun adı
*
Topraklar yarık yarık, çöl olmuş yeşil ova.
Nehirler akmaz olmuş, hararetlenmiş hava.
Hor kullandık biz suyu, sanmıştık ki bedava!
Küresel ısınmaymış, diyorlar bunun adı.
*
Dünya alarm veriyor açlığa, susuzluğa.
“ÖLÇÜLÜ KULLAN” diyor, alış yağmursuzluğa.
Bir damla su hayattır. Düşme anlamsızlığa.
Küresel ısınmaymış diyorlar bunun adı.
*
İnsanlar suya hasret,tüm doğa yağış bekler.
Bulut yağmuru gözler, çoğaldı susuz göller.
Pişmanlık neye yarar kurudu hep çiçekler.
Küresel ısınmaymış, diyorlar bunun adı.
*
İsrafa hiç gerek yok kıymetini bilmeli.
Bir damla su hayattır,herkesler öğrenmeli.
Su gibi aziz ol ki, kuraklık önlenmeli.
Küresel ısınmaymış diyorlar bunun adı.
*
Tarsusî der hasretim, coşan nehire göle.
Serin sulu bulaklar taşsın dereler bile.
Nerde kaldı pınarlar, şebnemler yağmaz güle.
Küresel ısınmaymış, diyorlar bunun adı.