Sarhoş içki içen anlamında kullanılan bir kelimedir, halkımız serhoş, okumuşlarımız ise sarhoş diyor, serhoş Farsça başı hoş, kafası iyi demektir. İnsanoğlu, çeşitli maddelerden içki imal etmiş ve yüz yıllardan beri kullanmaktadır. Aşırı içki ve sarhoşluk toplumsal düzeni ve aile düzenini sarsmakta ve insanları yanlış işlere yönlendirmektedir. Trafik kazalarının, aile içi şiddetin, boşanmaların, kavga ve cinayetlerin en önemli sebeplerinden biridir sarhoşluk ve içki alışkanlığı. Alkolikler, sağlıklı düşünemez zamanla düşünme melekeleri yok olur, akıl ve ruh sağlığını, kişiliğini, ailesini ve sosyal çevresini, itibar ve güven duygusunu kaybederler, insanı yoksullaştırır, işini ve mesleğini kaybettirir. Deli bile sarhoştan korkmaktadır.
İslam dini, sosyal düzeni sağlamak ve kötülükleri önlemek için içkiyi yasaklamış ve günah kabul etmiştir, tüm bu yasaklara rağmen insanlar yine de içki kullanmaya devam etmişlerdir. Üzümden şıra yapıldığı gibi içki de yapılmaktadır, önemli olan niyettir ve inançtır. Geçmiş yıllarda bir ilimizdeki cezaevinde dört yıl kurslarda öğretmen olarak görev yapmıştım, tüm yasak ve önlemlere rağmen madeni para ile yazı- tuğra şeklinde kumar oynanıyor, esrar yerine kozalakların tohumu kurutularak toz halinde sigaraya sarılarak içiliyor, böylece bazı mahkumlar kendilerini avutuyorlardı. Sohbet esnasında mahkumlar sarhoş iken cinayet işlediklerini, olayı ancak sonradan öğrendiklerini itiraf ediyorlardı. Bizim kanunlarımıza göre sarhoşluk cezayı hafifleten bir unsur olarak görülmüştür ancak bazı ülkelerde sarhoş sürücü ölümlü trafik kazası yaparsa cinayetle yargılanmaktadır.
İnsanları içki içmeye sevk eden çeşitli nedenler ve bahaneler bulunmaktadır, alkoliklerin içki içmek için kendilerine göre haklı sebepleri vardır, kimi dertten kimi neşeden, kimi kadehten kimi şişeden içmektedirler. 1950’li yıllarda mahallemizde Deli Baki isminde alkolik bir adam vardı, ülkemizde o zaman mevcut üç siyasi partiye de üye idi, her gece bir partiyi öven tek kişilik miting yapardı. Başka bir ağabey ise kafası bozuk olduğu bahanesi ile her gün içerdi, kafası bozuk olmadığı gün yoktu. Meyhane, dostlukların en çabuk kurulduğu ve en çabuk bozulduğu mekandır. Adana ve Tarsus Liselerinin efsane edebiyat öğretmeni olup dört dilde ders anlatan ve dil alimi olan rahmetli Baba Şevket KUTKAN derste Şair Nedim’in Saki diye başlayan manzumesini açıklarken bize şaka olsun diye “ Oğlum, bir şişe rakı içerseniz aslan sütü olur aslan gibi kükrersiniz, iki şişe rakı içerseniz eşek sütü olur eşek gibi anırırsınız.” demişti. Yine meşhur bir emekli edebiyat öğretmenimiz ara sıra akşamları bir tek atardı, bir ağabeyimiz rakı içmeyi teklif edince hocamız olumsuz cevap veriyor,” Oğlum , çevremde şerefine kadeh kaldıracak şerefli adam kalmayınca rakı içmeyi bıraktım” diyor. “Şoför içki içer araba sarhoş olur” sözü de O’na aittir.
1924 yılında Trabzon Mebusu Ali Şükrü bey ve arkadaşlarının teklifi ile Men- i Müskirat Kanunu çıkarılmış, içkinin imali, satışı ve içilmesi yasaklanmıştır, Valiliklere genelge gönderilerek geceleri kontrollerin yapılması istenilmiştir. Rahmetli babam anlatmıştı, bizim ilçe Kaymakamı geceleri mahalleleri gezerek sarhoş arıyor, bir sarhoşu yakalayınca sarhoş ağlayarak bir daha içmeyeceğine dair söz verince serbest bırakıyor ancak ertesi akşam aynı sarhoş aynı sokakta yakalanınca sebebinin görülmesi için kaymakam beye yalvarıyor, sarhoş önde kaymakam bey arkada bir evin kapısına geliyorlar, sarhoş kapıyı çalıyor, kapıyı açan kadının yüzüne bir kibrit yakıyor “Bak kaymakam bey hangi sarhoş olmayan ayık adam bu ibret çirkin kadının yanında yatabilir, bu sebeple her akşam içiyorum” deyince kaymakam bey ” Oğlum, haklısın iç ama yakalanma” diyor ve oradan uzaklaşıyor.
Kalın sağlıcakla.