Birinci dünya savaşının başlamasının 100. Yıl dönümünde milli hafızamızı biraz canlandıralım, yıl 1914 devler savaşı 4 yıl sürüyor, uçağın, motorize birliklerin, klor gazının ve kimyasal silahların, gaz maskesinin, tankın, tanksavarın, zırhlı araçların ilk kullanıldığı savaştır cihan harbi. Aynı zamanda dünyada sivillerin topluca katledildiği, salgın hastalıklar yüzünden yüz binlerce insanın öldüğü bir savaş. İstanbul’da seferberlik ilan edilince milyonlarca genç askere alınır, cephelerden daha fazla hastalıklar ve açlıklar yok eder gençlerimizi. En çok mağdur olan kadınlarımız olmuştur, savaşın bu yönünü ele alıp inceleyen pek az yazar, araştırmacı ve tarihçi vardır, çilekeş Anadolu kadınının bitmeyen çilesi göz ardı edilmiştir. Aile, akraba ve mahallemizdeki bu kadınları tanımak, yaşadıkları daha doğrusu yaşayamadıkları hayatlarını bilmek ve bunları yeni nesillere aktarmak bir görevdir aslında.
Seferberlikte babası askere alındığında küçük bir çocuk olan Zarife, babasını son defa görmesi için ninesi Esma hanım tarafından Askerlik şubesine götürülür, 1887 doğumlu olan babası Ali, pencere parmaklığından ancak kızının parmaklarını öpebilir, Zarife’yi önce Allah’a sonra da ninesine teslim ederek diğer gençlerle birlikte Yemen’e gönderilir, 1909 doğumlu olan Zarife hayatı boyunca bir daha babasını göremez, toprak bir evde ninesi ve annesi ile birlikte yapyalnız kalırlar, gelir kaynakları ayaksız bir Singer marka dikiş makinesidir. Yıl 1918 savaş sona erer, 1919 yılında şehri Fransız ordusu işgal etmiştir, Ermeni çeteleri Fransız’dan daha zalimdir, katliamlar ve zülüm başlar, kız çocukları evlerin altına oyulan mağaralarda saklanırlar ki namusları kirlenmesin diye. Yıl 1921 Zarife 12 yaşına gelir, hem namusunu korumak ve hem de karnı doysun diye tanıdıklarının aracılığı ile mahallesinin en büyük genci olan 17 yaşındaki bakkal Mahmut’a gelin gider. Zarife’ye beyaz bir gömlek giydirirler ve at arabasına bindirerek koca evine gönderirler, gelin gittiği ev kalabalıktır, bütün işler küçük geline yaptırılır, Mahmut da evin en küçüğü olduğu için ses çıkaramaz. Zarife’nin annesi Emine hanım ise hala kocasının Yemen’den dönmesini beklemektedir, avluya oturur ağıt yakar “ Bir ses gelir derinden derinden, Ali’m döner mi Yemen ellerinden” yıllarca bekler, hasret ve yoksulluğa dayanamayan 1893 doğumlu Emine hanım 1928 yılında 35 yaşında iken vefat eder, Zarife yine de ümitle babasını beklemeye devam eder, Ali cepheden hiç dönemez ve nüfus kaydı 1972 yılında torunları tarafından sildirilir.
Zarife yaşı küçük olduğu için imam nikahı ile gelin edilmiştir, yaşının dolması beklenir, 7 yıl beklendikten sonra 1926 yılında resmi nikahı kıyılır, kocası Mahmut 1924- 1928 yılları arasında 4 yıl Adana ve İslahiye’de askerlik yapar, Zarife evde yine küçük gelin olarak evin tüm işlerini omuzlar,1929 yılında evinde tek başına kalan ninesinin evine taşınırlar. İlk çocuğunu 1930 yılında kucağına alır, 1952 yılına kadar 19 çocuk doğurur zira çocukları yaşamamaktadır, çoğu küçük yaşta vefat eder, sadece 5 çocuğu hayatta kalır, ömrü sefalet içinde geçer, son çocuğunu dünyaya getirdikten sonra siroz ve kalp hastalığına yakalanır, yıllarca hastalık çeker, aşırı kilo alır, 130 kiloya kadar çıkar, tedaviye cevap veremez duruma gelir ve 1963 yılında 54 yaşında iken vefat eder. Ailede son Osmanlı vatandaşıdır.