:

:

:

BAZI YANLIŞ GELENEK VE GÖRENEKLERİMİZ

24 Temmuz 2019 Çarşamba 13:45
Seyhan Çağlar Emen
       Gelenek ve görenekler, bir toplumun geçmişten gelen ve nesilden nesle aktarılan öğelerdir. Şüphesiz ki çok güzel gelenek ve göreneklerimiz de vardır ve bunlar toplumsal dayanışmaya, birlik ve beraberliğimize olumlu yönde etki yapmaktadırlar. Doğum, evlenme, ölüm gibi sosyal hayatımızı düzenleyen kuralar vardır ve bunlara uymak zorundayız aksi halde toplumdan dışlanır, ayıplanır, manevi anlamda cezalandırılırız. Binlerce yıldan beri süregelen bu alışkanlıklar, millet olarak varlığımızı devam ettirdiğimiz sürece yaşatılacaktır.  Bu gelenek ve göreneklerimizin bir kısmı, Şamanizm’den İslamiyete girmiş, bir kısmı Cehaliye Devrinden kalmıştır, bir kısmı ise yirmi birinci yüzyıla yakışmamaktadır.
       Beşik kertmesi, çok eski bir geleneğimizdir, dünyaya gelen iki bebeğin büyüdükleri zaman evlenmeleri için söz kesilir. Oysa bu bebeklerin büyüdükleri zaman ne ve nasıl bir insan olacakları bilinememektedir, gençlerin duygu, düşünce, yaşayış tarzları, öğrenim durumları gibi hususlar göz önünde bulundurulmamaktadır. Adeta gençler zoraki evlendirilmektedir. Kayseri’li Ziraat Yüksek mühendisi olan bir arkadaşım, bebek iken amcasının kızı ile beşik kertmesi yapılıyor ve büyüyünce evlendiriliyorlar. Ziraat Yüksek Mühendisi arkadaşımın, amcasının kızı olan eşi okuma yazma bilmeyen ve dünya ile ilgisi olmayan bir hanım idi, topluma giremezdi. Çocukluğumda Çukurova’da ve Güney doğu illerimizde eşi vefat eden bir hanım, çocuklar üvey baba eline kalmasın diye bekar kayın biraderi ile, aynı şekilde eşi vefat eden bir erkek ise aynı amaçlarla bekar baldızı ile evlendirilirdi. Günümüzde bu gelenek biraz azalmıştır. Belki dinimiz açısından bir sakınca yoktur ama vicdani yönden sakıncalar olabilir. Mersin’in Erdemli ilçesinde bir Yörük kızı, eşi Şırnak’ta şehit olması üzerine bekar olan kayınbiraderi ile evlendiriliyor ama bu defa da ikinci eşi olan kayınbiraderi Hakkari’de şehit olunca iki eşi de yan yana toprağa veriliyor. 50 yıl önce Güney-Doğu’da bir ilçemizde deprem olmuştu, bir köyde kayıp çoktu, köylü gazetecilere ağlıyor: “ Dede, ebe, ana, baba, çocuklar, karı gitti. Allah’a şükür baldız kaldı.” diyor. 
       Anadolu’da başlık parası, toprak bastı ve süt parası, ağır düğün masrafları yüzünden pek çok yoksul genç evlenememektedir. Berdel ise bir faciadır, genellikle yoksul olan bir erkek başlık gibi masraflar dolayısıyla kendi kız kardeşini, evleneceği kızın erkek kardeşine yani kayınbiraderine gelin olarak veriyor. Aileler karşılıklı olarak başlık v.s.b istemiyorlar. Gelin, değiş- tokuşu yapılıyor, gençlerin fikri hiç alınmadan evlilik yapılmaktadır. Eğer eşler arasında anlaşmazlık çıkar ve boşanırlarsa diğer çiftler de boşanmaya mecbur kalabiliyorlar. Günümüzde halen Güney Doğu bölgemizde bazı şehirlerde uygulanmaktadır.   Bazen yıllarca çocuğu olmayan bazı ailelerde ilk doğan erkek çocuğun saçı beş yaşına kadar kestirilmez ve kız çocuğu gibi saçı uzatılırdı. Bu çocuklara adaklı Çocuk derlerdi.  Bizim çocukluğumuzda yoksulluktan dolayı erkek çocukları da beş yaşına kadar entari giyerlerdi, ben ilkokula gidinceye kadar entari ile gezerdim.
       Bazı aileler tenasüh yani Reenkarnasyona( ruhun bir kişinin bedeninden başkasının bedenine) inanmaktadırlar, genellikle bazı Arap gruplarında yanlış gelenek olarak devam etmektedir.  Kırkı çıkmayan yeni doğum yapan annelerin bebekleri için Al Basması, gece eve siyah bir şey getirilmesi,  her şeyin nazara bağlanması, köpek uluması, baykuş ötmesi gibi birçok batıl inançlarımız ve yanlış gelenek ve göreneklerimiz vardır ama toplum baskısından korktuğumuz için ses çıkaramıyoruz. Çocukken, ilk çocukları erkek olsun diye gelinlerin yatağında takla atmam için bana mendil ve para verirlerdi, kimin yatağında takla attıysam 20 sene çocukları olmadı, bu yüzden komşularımız bana uğursuz çocuk derlerdi.    
 
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın diğer makaleleri
  • TÜRK İHTİLALİNİN ÖNCÜLERİ 26 Mayıs 2021 Çarşamba 14:38
  • ASİL YAŞAYANLAR- ASİL ÖLENLER9 Mart 2021 Salı 08:40
  • SABANCI AİLESİ VE ADANA SABANCI CAMİİ27 Ocak 2021 Çarşamba 08:37
  • HACI ÖMER AĞADA’N HAYAT DERSLERİ 29 Aralık 2020 Salı 11:47
  • MAHATMA GANDHİ VE PASİF DEVRİM 18 Kasım 2020 Çarşamba 09:53
  • TELEFONLA KONUŞMA ADABI9 Eylül 2020 Çarşamba 16:56
  • SADRAZAM TALAT PAŞA 6 Ağustos 2020 Perşembe 12:27
  • PSİKOLOJİK SAVAŞ30 Haziran 2020 Salı 14:33
  • TARSUS TAYYARE CEMİYETİ20 Nisan 2020 Pazartesi 10:37
  • YAĞMUR’UN HATIRLATTIKLARI31 Mart 2020 Salı 15:47
  • ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE ŞİİRİ NEREDE VE NASIL YAZILDI24 Mart 2020 Salı 09:36
  • AMERİKA’DA YAPILAN SOYKIRIM18 Şubat 2020 Salı 11:46
  • LİBYA’DA BİR KAHRAMAN ŞEHZADE11 Şubat 2020 Salı 13:42
  • ARAP DÜNYASINDA BİR TÜRK BAŞBAKAN5 Şubat 2020 Çarşamba 12:40
  • BİR ZAMANLAR SİNEMALARIMIZ VARDI21 Ocak 2020 Salı 09:58
  • 1923 YILINDA ÜLKEMİZİN DURUMU11 Aralık 2019 Çarşamba 14:05
  • İMPARATORLUKTAN CUMHURİYETE BİR TÜRK AYDINI4 Aralık 2019 Çarşamba 10:43
  • ATATÜRK’ÜN CENAZE NAMAZI NEREDE VE NASIL KILINDI?12 Kasım 2019 Salı 15:29
  • ATATÜRK VE ADİLE HALA ( ADİLE ONBAŞI)5 Kasım 2019 Salı 13:47
  • GAZİ ALİ YÜRÜK’ÜN HATIRALARI22 Ekim 2019 Salı 14:02

  • Tarsus Vilayet ©2006 - Tüm Hakları Saklıdır, Kaynak Gösterilmeden İçerik kopyalanamaz.
    Mersin Haber ,Mersin ,Mersin Haberleri ,Mersin Son Dakika ,Mersin Tren Saatleri ,Mersin Hava Durumu
    Oluşturma süresi(ms): -1