Seçilipte yeni göreve başlayan biri için 100 gün çok önemli…
Valördür, mühlettir, vadedir onun için 100 gün.
Alışmadır…
İşi öğrenmedir o günler.
O günler; ekip kurma, çalışma programını yapma ve de gelen tebrik ve kutlamalarla geçecek.
Hatta kimini işten çıkartıp, onların yerine yandaşların alınacağı zaman dilimidir 100 gün.
Vatandaş, seçilene tanıdığı bu 100 günlük zaman diliminde;
“Şu niye olmadı?
Bunu niçin yapmıyorsun?
Şu yanlış oldu. Bu böyle yapılır mı?” Diye eleştiri dahi getirmiyor o günler bitene kadar.
Sayılı günler çabuk geçer.
Geçti de…
Artık bundan sonra vatandaş hatasız icraat bekliyor.
Bundan böyle önceki dönemleri suçlamanın da bir faydası olmaz.
Mademki vatandaş eskisinin yerine seni seçti, o halde sen de vatandaşa farkı fark ettireceksin.
“Eski tas, eski hamam… Sadece tellak değişti!” dedirtmeyeceksin.
Bırakın polisliği, onu bunu suçlamayı…
Vatandaş sizin ne yaptığınızı görmek istiyor.
Geçmişte; yolsuzluk, usulsüzlük ve de adam kayırma yapıldı ise bırakın da Sayıştay müfettişleri çözsün bunu.
Siz ne savcı ve ne de polissiniz…
İşinize bakın!
Selefinizin geçmişteki hatalarını bir de siz tekrarlamayın.
Hatalar, usulsüzlükler, yanlışlar ve adam kayırmalar sizin zamanınızda da olmasın.
Hizmet gelsin. Geçmişi şikâyet değil.
Bakın 100 gününüz ne de çabuk doluverdi.
Bir de bakmışsınız 5 yılınız da geçip gidivermiş…
Bu memleket hizmet bekliyor sizlerden.
Projelerinizi bir bir hayata geçirin…
Verdiğiniz sözlerin de ardında durun ayrıca…
Ha birde sadece övgülere değil, eleştirilere de hazırlıklı olun.
Dedik ya artık 100 gün doldu…
Vatandaş olarak sabrımız bir yere kadar bilmiş olun!
Sizler artık acemi değil, bizler de her şeyi görenleriz.
Yaparsan alkış…
Yapmazsan öncekiler gibi 5 yıl sonra kış! Kııışşşş!!!