:

:

:

TARSUS'TA BİR FİLM ÇEKİMİ

Bir genç koşarak geliyor. Yolda önünü kesip soranlara heyecanlı heyecanlı cevap veriyor: “Koşun adam  vurdular”. Tabi bu bir film sahnesi..
Tarih: 8 Kasım 2020 Pazar 10:43
Yazı Boyutu:
Metni küçült
Metni büyüt
TARSUS'TA BİR FİLM ÇEKİMİ
-

YAKUP BONCUK-Tarsus'ta Kızılmurat mahallesi silah sesleri ile yankılandı.

Bir genç koşarak geliyor. Yolda önünü kesip soranlara heyecanlı heyecanlı cevap veriyor:

“Koşun adam  vurdular”

Kızılmurat mahallesi denilince hemen akla  bizim eski Tarsus Gazetesi sahibi Kemal Tursunbay’ın oğlu Gaffur bey geliyor. Gaffur beyin Kızılmurat mahallesinde Simit fırınının karşısında Tarsus Matbaası var. Kesin vurulan o Gaffur’dur.”

O sırada silah seslerinden dolayı çevrede bir hareketlilik oluyor tabi.. Kuaför Dilber’in önüne geldiğimde orada da  insanlar kendi aralarında konuşuyor.

“Bu silah sesi neydi ya?”

“Yine kendini bilmezlerin biri silah sıkmıştır. Amaaan  boşver. Bize ne kardeşim?”

Bakıyorum karşıdan merkez Karakolunun önünden bir polis geliyor.  Bize yaklaşınca komiser bey olduğunu anlıyorum. Ama tabi  soru sormaya çekiniyoruz.

Eğer ortada önemli bir şey varsa, zaten Polis burnumuzun dibinde. Emniyet güçleri gereğini yapacaktır.

silah sesi, herkesin ağzından çıkan değişik cümleler ve komiser beyin  Barlar Sokağına doğru hızlı adımlarla gitmesi beni de işkillendiriyor. Bende arkadan silah seslerinin duyulduğu Kızılmurat Mahallesi Barlar sokağı ile St. Paul Kuyusu istikametine doğru gidiyorum. Orada bizim aile Simitçisi var. Simit fırınının sahibi Yasin beye soruyorum..

“Bu silah sesi nedir?” diye.

O da cevap veriyor..

“Vallahi bende nedir bilmiyorum. Ses, St. Paul Kuyusunun o taraftan geldi. Orada bir saattir bir kalabalık var. Belki de kavga filan çıkmıştır”

Bu cevap üzerine o yöne doğru yöneliyorum. Orada yolu kesmişler. Bir ip gibi bir kırmızı şerit çekmişler. İki tanede sivil giyimli genç duruyor. Gelip geçeni uyarıyor..

“Dur kardeşim, nereye gidiyorsun. Şu an gidemezsin”

O gençler geçişe izin vermese de merakımızdan soruyoruz tabi. neler olup bittiğini öğrenmezsek merakımızdan çatlarız vallahi..

“Söylesene kardeşim, ne oluyor burada, bizi neden karşı tarafa geçirttirmiyorsun?”

“5 dakika bekle kardeşim, az sonra geçirtiriz. Arkadaşlar geçiş için işaret versinler, o zaman geçersin. Dur hele bir yavv..”

Bizler geçiş için cebelleşirken arkamızdan gelen iki üç kişi daha gençlerin barikatına takılıyor. Onlarda ip gibi kırmızı şeritin öte yanına geçemiyor. Bakıyoruz karşı tarafa. Orada da bir kırmızı şerit çekilmiş. Orada da 10-15 kişi toplanmış. Onları da oradaki sivil giyimli iki genç geçittirmiyor.

Karşı yöndeki insanlar meraklı meraklı  sol taraftaki meydana bakıyorlar. Bir kadın  ağzı açık hayretler içinde bir şeyler söylüyor..

Genç güvenlikçiler oradaki insanları susturmaya çalışıyor.

“Yapmayın ağabeyler, yapmayın ablalar, lütfen biraz sessiz olun. Bakın siz kendi aranızda böyle gürültülü konuşunca bizim işimiz aksıyor.”

“Niye işleri aksıyor ki” diye kendi kendime düşünüyorum.

Sonra bir iki kişi ellerinde cep telefonu ile bizim göremediğimiz yöne doğru bakıp fotoğraf çekiyorlar.

Onları da genç güvenlikçiler uyarıyor.

“Çekmeyin kardeşim. Yasak. Yasak..”

Allah, Allah.. Fotoğraf çekmek bile yasakmış. Hadi biz gazeteciyiz diye ellerimizde profesyonel makine olunca yasak diyerek çektirmiyorsunuz. peki  sade vatandaşın elindeki cep telefonlarına neden karışıyorsunuz diyeceğim ama, biz zaten beri taraftayız.

Zaten cinayet olduğu zaman ölen kişinin üzerindeki kanlı halini çekmek ahlaken yasak. Ölünün fotoğrafı sadece üzeri gazete parçaları ile örtülünce çekebilirsiniz.

Acaba Gaffur’u neden vurdular, diye kendi kendime sorular soruyorum. Sonra yanımdakilere soruyorum:

“Yahu burada Gaffur’u vurdular diyorlar da, ne polis arabası, ne ambulans neden gelmez”

“Burası Tarihi Evler sokağı kardeşim, buranın yolları dar, iki araba bir arada geçemez. birde  baksana bu kadar insanı bile geçirttirmiyorlar. Polis arabası ve itfaiye nasıl geçecek?”

“Öyle demeyin, bu işte bir iş var. Eğer vurulduğu söylenen Gaffur yaralandı ise ambulans gelmesi gerek. Yada oradakiler  adamı kaldırıp hastaneye filan götürmeli. Alimallah adam kan kaybından ölürse ne olacak”

“Aman sende. Belkide adam çoktan ölmüştür, savcıyı bekliyorlardır. Bak bu zamanda birini vururlarsa, yada araba bile çarpsa, adam ölürse orada kalacak. Yerinden kimse kıpırdatmayacakmış. Savcı gelecek,  duruma bakacak, ondan sonra cenaze oradan kaldırılırmış”

“Doğru söylüyorsun kardeş. Geçen ay Yenice’nin oradaki Yunusoğlu köyünde bir genç kendini asmıştı. Adam geceden sabaha kadar ipte kalmış. Sabah yakınları görmüş, ama savcı gelmeden ipten indirmeyin demişler. Ölüye savcı gelmeden kimse dokunamazmış. Sonra  ölen kişinin yakınları şikayette filan bulunursa o zaman başın belaya girer. En iyisi devletin, hükümetin adamları görevini yapana kadar böyle şeylere müdahale etmeyeceksin.”

Bu sözü yanımızdaki diğer kişilerde onaylıyor. “Doğru söylüyorsun kardeşim” diyorlar.

Bu arada megafondan gür bir ses duyuluyor..

“Stooopppp.. Kestiiiikkkk”

Önümüzdeki iki genç sivil güvenlik görevlisi şeridi kaldırıyor ve bizlere dönerek:
“Şimdi tamam kardeşim, 5 dakika mola, çabuk olun hemen karşıya geçin. Bizim şef tekrar işaret vermeden nereye gidiyorsanız gidin, nereye geçecekseniz geçin..

Bu izin üzerine telaşlı telaşlı ve hızlı adımlarla St. Paul kuyusu istikametine doğru yürüyoruz. Eski PTT Mektup kutusunun olduğu yere gelince meydandaki  olan bitenden haberdar oluyoruz. Alanda ışık veren panolar. Kameralar. Birbirinden değişik insanlar..

Bu arada yönetmen tekrar bağırıyor.

“Herkes hazır olsun,. yeni sahneyi çekeceğiz. Hata istemiyorum. Herkes hazır olsun, başlıyoruz.”

Bu ses üzerine genç güvenlikçiler  tekrar geçişleri yasaklıyor..

Yönetmenin “Motooorrr” sesiyle  “Bir Zamanlar Çukurova “ dizisinin yeni bölüm çekimlerine devam ediliyor.

Bizim telaşlanmamız, kendi kafamızdan senaryolar yazmamız, yorumlar yapmamız boşunaymış.

Meğerse silah sesi bir kuru sıkı tabancadan çıkan sesmiş. Vurulduğu söylenen kişi de dizideki eski Kahya Gaffur’muş.

Yeni yaşananlar, söylenenler gerçek değilmiş..

Sadece bir film çekimiymiş..

O kadar…

Bizi sevindiren ise TV kanallarının ve sinemacıların dizi ve film çekimleri için Tarsus'un tarihi mekanlarını kullanması, buraya hareketlilik getirmesi..

Yani Tarsus’un neresine bakarsanız bakın film için uygun bir film platosu..

Ama bizler kıymetini bilmiyoruz..

Etiketler:
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Henüz yorum eklenmemiştir.

Tarsus Vilayet ©2006 - Tüm Hakları Saklıdır, Kaynak Gösterilmeden İçerik kopyalanamaz.
Mersin Haber ,Mersin ,Mersin Haberleri ,Mersin Son Dakika ,Mersin Tren Saatleri ,Mersin Hava Durumu
Oluşturma süresi(ms): -1